Nereye Varıyorum?

 Nereye Varıyorum? 

Kimse olmak zorunda değildim. 
Her şey çok sıradandı. 
Ve bu sıradanlıkta rahatlayabilirdim. 
İstediğimi okuyabilir, öğrenebilir ve vazgeçebilirdim. 
Büyük Düşüşlerim, Yükselişlerim olabilirdi
Ya da Kapıyı çekip çıkabilirdim.

Bugün vardı sadece, bugün ben kimdim,
Kim olmayı seçmiştim? 

Koşturmaca

Eğitimlerden eğitimlere, evden işe, okuldan eve koşarak nereye varmaya çalıştığımı düşünüyorum. 
Daha beteri, varılacak bir yer olup olmadığının cevabını arıyorum. 

Cevabım şu: Böyle koşarak varacağımız bir yer yok. 
Duralım mı? 
Durduk.
Koşunun dışımızda değil de içimizde olduğunu anlamamız on saniye sürmüyor - ve anlaşılan bu daha da katlanılamaz bir şey ki- yeniden kaybediyoruz kendimizi dış dünyada. 

Kulağımıza kulaklıklar takıyoruz, elimizde telefonlar var, en iyi ihtimalle de kitaplar var, gözlerimizin takıldığı diziler, hikayeler var. Olsun tabi ki bunlar. Müzik ruhun gıdası. 

Ama kaçtığın şeyi görebilmek de önemli. 
Mesela ne zaman gergin hissettiğin bir ortamda bulsan kendini, telefonunun ekranına sığındığını görüyor musun? 
Bıkkın hissettiğinde yemek yediğinin?

Kaçırdığımız nokta kendimizden haberimiz olmadığında, sürekli değişen kalıpları olmayan o "ben"i eski ve güvenli var olabildiği kalıplar içinde tanımladığımızda bunun sonuçları ne oluyor? 

"Ben Böyleyim" 

Süregelen deneyimler içinde tepkilerimiz bir süre sonra davranış kalıplarımız olur. Aynı yeme alışkanlıklarımız, yaşam alışkanlıklarımız gibi. Bu tepkiler de "Simge böyledir" kalıbı içine girer. 

Bunları çocukluktan çevremizden de ediniriz: "Simge içine kapanık bir çocuktu." 

O zamanlar Simge'nin güvende hissetme stratejisi çok göz göze gelmemek, çok konuşmamak, annesinin dizlerinden ayrılmamak ve bol bol ağlamaktı.  Ama Simge'nin 26 sene boyunca buraya sığınması normal miydi? 
Ben gerçekten böyle miydim? 
Değişmeyen bir şey miydim? Bu benim kaderim miydi? 
Yoksa kalıplarımın arkasına sığınarak birçok şey mi geri teptim?

"Ben"

Değişen hayatım, girdiğim farklı ortamlar,  edindiğim yeni çevrem, her gün aşkla devam ettirdiğim Yoga  pratiklerimin ben fark etmeden, yavaş yavaş bedensel ve zihinsel kalıplarımı değiştirdiğini görüyorum.
Bu ortamla birlikte gelişiyor ve yenileniyorum.

Sıkı sıkıya tutunacak bir "ben" yok. 
Bir gün sevdiğim bir şeyi ertesi gün sevmeyebilirim.
Büyük vazgeçişlerim olabilir. 
Yanılgılarım olabilir, 
Yönümü çevirebilirim.
Çok Yönlü olabilirim. 
Kendimi geliştirmekten bıkabilirim
Sanat filmleri izlemekten sıkılabilirim. 

Yani şeklim şemalim yok.
Senin de yok. 

Kalıpların, alıştığın alanın dışına ne kadar çıkıyorsan o kadar hiçbir şey'leşiyorsun

Burada rahatlayabiliriz.

Kovalaman, Varman Gereken Bir Yer Yok 

Kovalaman gereken bir varlık hali,savunman gereken bir benlik kalıbı yok. 
Bir kariyer yolu yok
Varlığının bir amacı olmak zorunda değil.
Ben kimseden daha özel olmadığımı fark ettiğimde üzerimden büyük yük kalktı. 
Aynen öyle. 

Kimse olmak zorunda değildim. 
Her şey çok sıradandı. 
Ve bu sıradanlıkta rahatlayabilirdim. 
İstediğimi okuyabilir, öğrenebilir ve vazgeçebilirdim. 
Büyük Düşüşlerim, Yükselişlerim olabilirdi
Kapıyı çekip çıkabilirdim.

Bugün vardı sadece, bugün ben kimdim,
Kim olmayı seçmiştim? 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kurgusuz kurgular

KOŞUYORUM NİYE?

KENDİNE ZORBA İNSAN