Kayıtlar

kurgusuz kurgular

  kurgusuz kurgular  sabah kulaklarım ve boynum üşürken artık öğrenci biletimin çalışmadığını fark ettim. yutup da öğrencilikten çıktı. öğrenci değilim sanırım artık. alışkın olduğum şeyin benden uzaklaştığını fark ettiğimde gelen köksüzlük hissi. İşi öğrenicem fırsatı diye gittiğim dil kursuna doğru ilerken saat dokuz buçuk gibi, burger king'in masalarını silen yaşı elli civarı amcaya takıldı gözüm. ne kadar gerçek. yaşamın ta kendisi. emekli olacağı yaşta, ki belki de emekli, üniversite mahallesinde bir fast food restaurantının masalarını siliyor. etrafına bakıyor. hep merak ederim. benim dışımdaki insanların, etrafımda olmayan insanların nasıl hayatları var? işte böyle hayatları var.  sıradan, en sonunda beklentisiz hayal kurmuş eskiden şimdi uyanmış.  bazen kurduğumuz hayaller gerçek olmaz.  hep kırk, elli hatta otuz yaşlarımızda parçaların yerine oturacağını bir evinin olacağını hatta araban olacağını düşünür durursun. sonra hala elinde evrak çantası ile seninle metro kuyruğu

KENDİNE ZORBA İNSAN

KENDİNE ZORBA* İNSAN  1.  İçimdeki Zorba Ne kadar güzel bir anlatım bu.  İnternet'te çok severek takip ettiğim bir hocamdan görmüştüm.  Nasıl içime işlediyse, kendi iç sesime zorba der oldum.  Bir çok zorbalık gördüm ondan,  bazen dizginlendi, bazen şahlandı.  Beni en çok kafam karışıkken, karar aşamalarında yakaladı.  bazen çok haksız olduğunu bildiğim halde beni yıpratmasına izin verdim.  kendim için dönebileceğim virajları içimde eskitmesine izin verdim.  Kendimi hak ediyor görmedim, ben kimdim ki.  kimdim dinlenecek duracak,  bir şeyleri bitirip başlatacak.  Millet duruyor muydu da, ben duracaktım? Beni farklı yapan neydi?  Ekonomik sosyal koşullara sığınarak yaşamayı kendine çok görmüş insanların evlatları olarak bayrak yarışını devam ettiriyoruz. Milletçe sevdiğimiz şeyleri yapmaya hakkımız yok. Hiçbir şeyimiz yok da değil, ki kaybedecek bir şeyimiz olmasın.  Sonsuzca alabiliyoruz.  Konforu satın aldığımızı düşünüyoruz.  Halbuki hiçbir şeye sahip olmamanın konforu olsaydı biz

Nereye Varıyorum?

 Nereye Varıyorum?  Kimse olmak zorunda değildim.  Her şey çok sıradandı.  Ve bu sıradanlıkta rahatlayabilirdim.  İstediğimi okuyabilir, öğrenebilir ve vazgeçebilirdim.  Büyük Düşüşlerim, Yükselişlerim olabilirdi Ya da Kapıyı çekip çıkabilirdim. Bugün vardı sadece, bugün ben kimdim, Kim olmayı seçmiştim?  Koşturmaca Eğitimlerden eğitimlere, evden işe, okuldan eve koşarak nereye varmaya çalıştığımı düşünüyorum.  Daha beteri, varılacak bir yer olup olmadığının cevabını arıyorum.  Cevabım şu: Böyle koşarak varacağımız bir yer yok.  Duralım mı?  Durduk. Koşunun dışımızda değil de içimizde olduğunu anlamamız on saniye sürmüyor - ve anlaşılan bu daha da katlanılamaz bir şey ki- yeniden kaybediyoruz kendimizi dış dünyada.  Kulağımıza kulaklıklar takıyoruz, elimizde telefonlar var, en iyi ihtimalle de kitaplar var, gözlerimizin takıldığı diziler, hikayeler var. Olsun tabi ki bunlar. Müzik ruhun gıdası.  Ama kaçtığın şeyi görebilmek de önemli.  Mesela ne zaman gergin hissettiğin bir ortamda bul

KOŞUYORUM NİYE?

 KOŞUYORUM NİYE? İnsan kovalamadan yaşayamaz mı, olanı takip edip akamaz mı?   Bence en büyük pratiğim bu zamanlarda güvenle yere inebilmek olmalı beklentilerimin balonundan. duygusal bir fevrilik var bende. birden geliyor. günlerce kalıyor. mesela geçen hafta yaşadığım buhrandan okula dönerim doktora yaparım daha iyi dedim ama benim psikolojim için öyle mi gerçekten?  biraz kafanın boş olmasının kime ne zararı olacağını anlayamıyorum, neden bana değersizlik hissi veriyor? Bu aşmam gereken bir şey mi acaba? çünkü sırf bu yüzden bir şeylere devam ediyorum. okulun olmadığı alan, aşmam gereken tanımam gereken bir alan. sonsuza kadar aynı şey yapılacak diye bir şey de yok. hayat hazırlıyor gibi bazen, olacak şeyler için.     bazen bunlar üzerinde çok düşündüğümü görüyorum. hayat hiç beklemediğimiz fırsatları atabilir önümüze. mesela şu an bir şey olsa öyle bir bağlılığım olmadığı için ayrılabileceğim. bunu bilmek güzel.  bazen ne özelliğim olduğunu düşünüyorum. çocukken her birimiz kendi h